📝 Türkiye’de yeni dönemin “ulus devlet güncellemesi”, inanç ve kimlik temelli fay hatlarını onarma hedefiyle yürüyor. Cemevi açılışı, bu stratejinin sembolik halkası oldu.
Ankara – 19 Ekim 2025 – 18.00
Toplumun iki yüzü: Karpuz metaforu
Türkiye bugün adeta “karpuz gibi ikiye bölünmüş” durumda. Muhalefet medyasının anlattığı ülke ile iktidar medyasının resmettiği Türkiye arasında artık “yedi fark değil, yedi benzerlik” bile bulunamıyor.
Sosyal medya da bu ayrışmayı derinleştiriyor. Her kavram, her isim, her olay; artık bilgiye değil, dostluk ya da düşmanlık refleksine dönüşmüş durumda.
Buna karşın, stratejik akıl yürüten, planlı düşünen ve vatanperverce proje üreten bir kesim de sessiz ama kararlı biçimde varlığını sürdürüyor.
Bahçeli’nin Cemevi hamlesi: Bir “ulus devlet” stratejisi
Geçtiğimiz hafta, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin hibe ettiği arazi üzerine inşa edilen Cemevi’nin açılışı yapıldı.
Bu açılış, yalnızca bir inanç mekânı açılışı değil; ulus devletin iç cephesini normalleştirme hamlesi olarak okunmalı.
Gazze krizi gündemdeyken dahi, bu açılışın devlet aklının derin bir planlamasına denk düştüğü gözden kaçmadı:
“Sünni–Alevi fay hattını etkisizleştirmek, tıpkı Türk–Kürt fay hattında olduğu gibi, devletin bütünleştirici refleksiyle dengeleniyor.”
Yeni Cemevi modeli, bu entegrasyonun mimari ve kültürel sembolü haline getiriliyor.
Fidan’ın “sistem” mesajı ve yeni mimari
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son dönemde yaptığı açıklamalarda sık sık vurguladığı “sistem güncellemesi” ifadesi, bu tabloyu tamamlıyor.
Bahçeli’nin Cemevi bağışı ve açılışı, devletin kurumsal aklının “Erdoğan sonrası” döneme ilişkin yeni sistem inşasıyla doğrudan bağlantılı görülüyor.
Analiz Vakti kaynaklarına göre, burada verilen mesaj şu:
“Ulus Devleti tahkim etmek için iç cephedeki mezhep, kimlik ve ideolojik fay hatları yeniden onarılıyor.”
Ulus Devletin tarihi kodları
Osmanlı’nın parçalanmasından bugüne kadar Anadolu toprakları, üç olasılıkla karşı karşıya kaldı:
- Tek dilli bölgelerde butik devletçilik,
- Çok dilli bölgelerde federasyon modeli,
- Tarihsel kurucu halk ve dil etrafında ulus devlet modeli.
Türkiye bu üçüncü yolu seçti: Ulus Devlet.
Bu modelin temelinde bir “kurucu halk” (Türkler) ve “kurucu dil” (Türkçe) anlayışı yer aldı.
Ancak bu model, Kemalizm’in “ötekileştirici” yorumlarıyla zaman zaman devlet politikasına dönüşen dışlayıcı uygulamalara maruz kaldı.
Kemalizmin mirası ve Cumhur İttifakı’nın hamlesi
Bugün Cumhur İttifakı eliyle yürütülen süreç, Kemalizmin bıraktığı “yarım kalmış ulus devlet modelini” tamamlamayı hedefliyor.
Bu kez ulus devlet, dışlayıcı değil kapsayıcı, otoriter değil bütünleştirici biçimde yeniden tanımlanıyor.
Bahçeli’nin hibe ettiği Cemevi’nin mimari kurgusu bile bu mesajı taşıyor:
- Hem İslam hem Türklük referanslarıyla inşa edildi.
- Aleviliği “İslam dışında” tutmaya çalışan sol-ateist yorumlara karşı Yesevi çizgisine yeniden bağlandı.
Bu adım, “Kurucu Halk–Kurucu Dil” sentezini yeniden güçlendiren sembolik bir dokunuş niteliğinde.
CHP operasyonu ve iç cephe ayarı
Cumhur İttifakı’nın CHP üzerindeki stratejik hamleleri de bu bütünleşmenin devamı olarak okunuyor.
Amaç, yalnızca belediye denkleminde değişim yaratmak değil; Kürt–Alevi dengesini “Ulus Devlet” lehine yeniden kurgulamak.
Analistlere göre bu süreç, “CHP de Ulus Devlet ayarına çekiliyor” şeklinde özetlenebilir.
Bu bağlamda Bahçeli’nin zaman zaman “şaşırtıcı” bulunan çıkışları, aslında ulus devletin bakım ve onarım seansları olarak görülmeli.
Yeni “Ulus Devlet” paradigması
Bugün devlet aklının hedefi, Kemalizmin enkazını kaldırıp, ulus devlet modelini orijinal yapısıyla yeniden uygulamak.
Bunun için de Alevilik, Kürtlük, laiklik, dindarlık gibi kimliklerin “çatışma alanı” olmaktan çıkarılıp “entegrasyon zemini” haline getirilmesi gerekiyor.
Yeni dönemin mottosu:
“Türk–Kürt, Alevi–Sünni, Laik–Muhafazakâr; artık kavga değil, devletin yeni bütünleşme kodlarıdır.”
Klıçdaroğlu 2023 seçimine günler kala gençlere seslenmiş ve ” Haydi gençler! Tarih yazın! Bu ülkede bir Alevinin de Cumhurbaşkanı olabileceğini gösterin!…” demişti. Tabi, büyük tartışmaya sebebiyet verdi; Çünkü zımnen “Bu ülkede Alevi Cumhurbaşkanı olamıyor!…” ileri sürüyordu.
Hatta sayın Bahçeli’ye atıfla kapalı bir toplantıda ” Bir Alevi bir Kürt CB Yardımcısı Olabilir!…” sözü yayıldı; Aynı tartışma tekrar alevlendi!… Hatta ve özellikle Kürt kökenli kaç Başbakan, Bakan olduğu sıralandı…
Bu tartışmaya Özgür Özel daha sert daldı ve genel başkan olduğunda ” İktidara giderken CHP, dar bir etnik kökenin partisi olarak gidemez!… Fabrika ayarlarına döneceğiz…. Biz Jöntürkleriz!…” dedi. Kastı öncelikle Aleviler ardından Kemalist olmayan Kürtçülerdi!…
Aslında tüm bu açıklamalar bir şeye işaret ediyordu: ULUS DEVLET YARALI!… Ve hala kan kaybediyor…
İşte “SİSTEM” çalışmalarının en kritik alanlarından biri bu “AÇIK YARA”yı hızla kapatmak ve gerekirse operasyonla bazı kistleri-parçaları-dokuyu almak ve gerekli tedavi sürecini işletmek
***
Mesela; enfekte olmasın diye operasyon; ilk hamle “KILIÇDAROĞLU ASLINDA SEYYİD idi; Fakat hep sakladı… Tenezzül etmedi!…”. kampanyası ara bir formül olarak işletildi. Böylelikle hem SÜNNİ hem ALEVİ algısındaki makas kapatılmış olacak ve “Hz.Muhammed’in torunu” üzerinden şu test edilecekti: “Acaba SİSTEM’e Alevilerin hazırlanması Kılıçdaroğlu üzerinden yürütüle bilir mi?”.
Nitekim Kurultay tartışmalarından “Mutlak Butlan Kararı” eşiğine gidilen süreç de aynı operasyonda Kılıçdaroğlu’nun tekrar CHP’nin başına geçme ihtimali “Dikiş” olarak tutturulmak istendiğinde; CHP içinden Kılıçdaroğlu’na açıktan “Aleviliği yıllarca sömürdün… Yeter artık!..” tepkisi örgütleniyordu….
Hatta “Kılıçdaroğlu geri gelirse; İmamoğlu-Özel yeni parti kuracak ile Kılıçdaroğlu gelemezse O ayrı bir parti kucak!…” gibi çapraz ateş CHP içinde sekmeden işliyordu
***
Geçmişten beri bu bağlamın izini sürenler çok uzun yıllar şu tartışmayı da hatırlayacaklardır: “Alevilerin sisteme entegresinde çözülmesi gereken ana sorun: Cem Evi’nin “İBADETGAH/ Bir Cami türü” olduğunun yasallaşması talebiydi.
Oysa Kilise-Hristiyanlık; Havra-Yahudilik, İslam-Camii ilişkisi bağlamında “İBADETGAH/CAMİ/MESCİD” DİN’in ana kaidesi hükmünde ” DİNLERİN HAKKI” statüsünde akredite idi.
Ancak bir de İslam’ın ve Müslümanların tarihinde TEKKE-DERGAH-ZAVİYE gibi bir mezhep-meşrep-yorumun kurumsalı vardı. Nitekim uzun yıllar CEM Evi’nin de TEKKE-ZAVİYE-DERGAH gibi islam’ın bir mezheb-meşrep-yorumun kurumsalı olduğu İLAHİYAT sözlüğü ile anlatılmaya çalışıldı. Hatta onlarca araştırma ürünü eser o yıllarda telif edildi.
***
Nitekim… Sayın Bahçeli’nin hibe ettiği arazi üzerindeki açılışı yapılan CEM Evi’nin neresinden bakarsanız bakın; mimari kodları ve kavramsal sütunları hem İslam içinde bir mezhebin-meşrebin-yorumun kurumsalı olarak modellendi hem Yesevi kökleriyle aidiyeti Türk’leştirildi. Bu şu demekti:
CB Erdoğan’ın Başbakan sıfatıyla “Dersim’e devletin operasyonu yanlıştı; iade-i itibarını Başbakan sıfatıyla ben veriyorum!…” dediği gündan Alevi açılımı Çalıştaylarına kadar; Kılıçdaroğlu’nun seçim arefesindeki gençlere çağrısından bu son Bahçeli’nin CEM Evi’ne desteğine kadar…. Hepsi; SİSTEM DIŞI’na itilmiş/bırakılmış ALEVİ gerçekliğinin Sistem içine alınış çabasının farklı yüzleridir…
Hatta çok keskin bir cümleyi tespit adına kullanabilirim. Söz konusu olan/oldurulan Alevilerin Sistem içine alınmasındaki gecikmenin bizzat sebebi CHP’dir ve sebebi CHP içindeki-aklındaki Kemalizmin büyük direncidir!…
***
Bu bağlamda kritik soru şudur: Hz. Ali’nin Kılıcını alıp “Kın” olarak Ahmed Yesvi’yi kullanan bir program devrede iken; Acaba Sünniliği bahane edip aslında İslam karşıtı olan ve ğalat- meşhur ile ” Alisiz Alevilik” projesi yürütenler ve Aleviliği “Şii değiliz!” diyerek İran karşıtlığına sermaye yapan ve sonra da “Sünni değiliz!…” diyerek bu sefer Türkiye aleyhinde özellikle AB’nin planlarının parçası olarak aktifleşenler; acaba bu normalleşmenin neresindeler ve hangi provakasyon hazırlığındalar?!…
Şahsi gözlemem şudur: Normalleştirme ve sisteme dahil etme saat gibi çalışıyor!…
📣 ANALİZ VAKTİ GÖRÜŞÜ
[Servet Hocaoğulları – Siyaset Analisti]:
“Bahçeli’nin Cemevi hamlesi, yüzeyde bir açılış gibi görünse de derinde ulus devletin ruhuna dair ciddi bir mühendisliktir.
Cumhur İttifakı bu mühendisliği devlet aklıyla yürütüyor.”
[Analiz Vakti Haber Ekibi]:
“Ulus Devlet güncellemesi, Cumhuriyet’in yüzüncü yılında ‘sistemi cem etmek’ anlamına geliyor. Türkiye, artık farklılıkları bütünleştiren yeni bir tarihsel kod yazıyor.”